Yönetici olmak: birbiriyle uyumlu orkestranın farklı enstrümanları olmak gibidir, yöneticiler ise güzel melodilerin ortaya çıkmasını sağlayan orkestra şefleri gibidir
Yönetici Nedir? Yönetici nedir diye sorduğumuz zaman; bir topluluğu yöneten, idare eden, doğru takım arkadaşları kuran, sorunları çözebilen, hedefleri, planları, stratejileri olan ve geleceği görebilen kişiler aklımıza gelir.
Yöneticiler, kurulu bir sistemi dengede tutarlar. Her gün gözetim yapar ve denetimde bulunurlar. Yöneticilerin çalışanlarıyla iletişimleri iyi olmalıdır ve çalışanlarının fikirlerini ciddiye almalıdırlar. Herkes görüşünü ve fikrini rahatça söyleyebilsin ki güven ve saygı ortamı oluşabilsin. Yöneticiler aynı zamanda iyi bir lider de olmalılardır. İyi bir lider de takım arkadaşlarını etkiler ve vizyon katar. Kendisini takip ettirir. Takım arkadaşlarının başarılarını ödüllendirir, yanlışlarına çözüm üretir.
Yöneticinin ana amacı nedir?
Yöneticilerin ana amacı; gözlem yaparak, ileri görüşlülükleri sayesinde, olası tüm krizlere karşı tedbir almaktır. Hedefler koyar ve başarılı olmak için doğru adımlar atmayı bilir. Takım arkadaşlarına doğru pozisyonlar vererek onları başarıya ulaştırır.
İyi Bir Yönetici Nasıl Olmalıdır?
Yönetici “üst”, sorumlu olduğu kişiler ise “ast” olarak adlandırılır. Yönetici astlarıyla iyi ilişkiler kurmalı, vasıfları konusunda bilgi vermeli ve görüşlerini almalıdır.
İyi bir yönetici alçak gönüllü olmalı, sorumlu olduğu topluluğa örnek olmalı, yaptığı çalışmaları ve izlediği yollardan bahsederek takım arkadaşlarına da bir ışık olmalıdır.
İyi bir yönetici kendini daima geliştirmeli, değişimleri yakından takip etmelidir. Sorumluluk almalı ve eleştiriye açık olmalıdır.
İyi bir yönetici takım arkadaşlarının sorunlarını dinler ve sorunlarına çözüm arar. Takım arkadaşlarını motive eder ve destek olurlar.
İyi bir yönetici ast – üst ilişkisinden öte bir arkadaşlık kurmalıdır, takım arkadaşlarının sevinçli ve üzüntülü anlarında yanlarında olmalıdır.
İyi bir yönetici nasıl olunur?
Pandemi döneminde ve sonrasında artık dijital ortam hepimiz için oldukça önemli bir alan. Hala da artık herkes işlerini dijital ortam üzerinden yürütmektedir. Eğer ki yönetici olmak istiyorsak öncelikle dijital dünyayı çok iyi bilmemiz ve kendimizi sürekli olarak geliştirmemiz gerekmektedir. Çünkü şu an dijital ortam herkesin gözünde altın gibi gözüküyor ve geleceğin meslekleri dijital ortam odaklı olanlar olacak. Pandemi, dijital ortam büyük bir ilgi gördü ve insanlar ihtiyaçlarını bu platformlar üzerinde gerçekleştirmeler.
İyi bir yönetici olmanın bir diğer yanı da girişimci olmamız. Yönetici olmak isteyenler öncelikle girişimci olmalıdır, yeni fikirler gerçekleştirmelidir. Sürekli pazar analizleri yapılmalı, sermayeyi iyi kullanmalı, bildiğimiz, iyi olduğumuz işi yapmalıyız. Risk almalıyız, düşmekten, kaybetmekten korkmamalıyız ve en önemlisi pes etmemeliyiz! Çünkü pes edersek yönetici olmayı bırak girişimci bile olamayız. Hayatımızda sürekli iyi şeyler olmayacak. Arada sırada düşüşler de yaşayacağız burada yapmamız gereken bir sonraki adımı iyi düşünmemiz gerektiğidir. Eğer düştüysek nasıl kalkmamız gerektiğini bilmemiz gerekmektedir.
Kesinlikle çalışanlarıyla, ekip arkadaşlarıyla empati kurmalı Eğer empati kurmak aramızdaki bağ kuvvetlenir ve güven artar. Güvenin artması demek daha çok başarı demek. Yöneticilerin bu konuya kesinlikle daha fazla özen göstermesi gerekiyor. Çünkü ancak bu şekilde çalışanlara karşı anlayışlı davranılıp, olaylara onların bakış açılarından bakılabiliyor.
Başarılı bir yöneticide bulunması gereken özelliklerden biri de beden dilini iyi kullanabilmek! Çünkü bir kişinin beden dili onun karşısındaki kişiye karşı kullandığı sözlü iletişimden çok daha fazlasını ifade ediyor. Karşı tarafa güven vermek, istenilen etkiyi yaratabilmek, ona karşı pozitif olabilmek için vücut dilini etkin bir biçimde kullanabilmek gerekiyor.
Eleştirilere kesinlikle açık olunmalı çünkü hayatımız boyunca her zaman karşımızdaki kişiler tarafından hem olumlu hem de olumsuz yönde eleştirilebilir. Bu yüzden her eleştiriyi hoşgörüyle karşılanmalı. Kötü eleştiri aldığımızda nerede hata yaptığımızı görüp onu düzeltmek için çabalanmalı. Eğer ki eleştirilere açık olunursa emin olun ki daha başarılı oluruz.
Her zaman ekibimize karşı dürüst olmalıyız. Onları kırmadan nerede yanlış yaptıklarını söylemeliyiz. Kesinlikle sert eleştiri yapmamalıyız.
Her başarılı yöneticinin zaman kavramına karşı saygılı olması gerekiyor. Yöneticilerin kendi zamanları konusunda da, başkalarının zamanları konusunda da bilinçli hareket etmeleri şart. Örneğin, uzun toplantılar yapmak bu konuda yapılabilecek hatalardan biri. Ya da görüşmelere geç gelmek, herkesi toplantı odasında toplayıp geç gelmekte yöneticileri başarısızlığa sürükleyecek nitelikte davranışlardır. Yani bir tek sizin zamanınız değerliymiş gibi davranmamalı, herkesin vaktinin önemli olduğunu bilinmesinde fayda var.
Yönetici olmanın bir diğer yanı da kendimize güvenimizin tam olmasıdır. Bir işi gerçekleştirebileceğimize inanmamız gerekir. Özgüvenli kararlar alıp çevremizdekilere iyi kararlar verebildiğimizi göstermemiz gerekiyor. Bizler özgüvenli oldukça çalışanlarımız da kendilerine daha fazla güveneceklerdir. Aynı zamanda öz motivasyonda çok önemlidir. Özellikle düştüğümüz zaman kendimizi motive edebilmemiz çok önemlidir. Kendimizi motive edebilirsek, motive etmeyi öğrenirsek karşımızda yapamayacağımız hiçbir engel olmaz. Çalışanlarımıza karşı da saygılı olmalıyız. Onları küçük görmemeliyiz. Onlara her daim yanlarında olduğumuzu göstermeli ve sürekli motive etmeliyiz. Böylece iyi bir yönetici oluruz. Kısaca teknolojinin yıkıcı değil yapıcı olmasına önem göstermeliyiz.
İyi bir yönetici nasıl olur ya da yönetim de nelere dikkat etmeli?
1. Sınırları esnek tutun
Her insanın hayatta kendisi için belirlediği sınırlar vardır. Önemli olan bu sınırları geniş tutabilmeyi bilmektir. Neden mi? Çünkü sınırlar sorumluluk alanınızı belirler. Kendinizi yalnız belirlediğiniz alanla sınırlamayın, tabi eğer istediğiniz yöneticilikten üst düzey yöneticiliğe geçmek ise .. Peki ama sınırlarınızı geniş tutmanın size sağlayacağı ne gibi faydaları olabilir? Bir kere her şeyden önce belirlediğiniz alanda ilerlemek için karşınıza daha iyi ve daha büyük fırsatlar çıkacaktır. Hem unutmayın ki ne kadar yükselirseniz o oranda da kazancınız artacaktır. Yapmanız gerekenler çok basit; sadece ne istediğinizi düşünün ve bir plan hazırlayın, kendinize güveninizi Kaybetmeyin, asıl yapmanız gereken ise planlarınıza bağlı kalın!
2. Fazla sorumluluk almak her zaman doğru olmayabilir
Sorumluluk almaktan korkmayın! Eğer bir üst düzey yönetici olmak istiyorsanız, olmazsa olmaz denen bir kuraldır. Sorumluluk almak size karar almayı öğretir, hem güven hem saygı, hem de destek kazanırsınız. Yükselmenin tek ve çabuk yolu, üstlerinize daha fazla sorumluluk almak istediğinizi göstermektir.
Fazla sorumluluk üstlenmeden önce yapmanız gerekenler ise;
1. Kendi sorumluluklarınızı bilin
2. Kararlı ve istikrarlı olun
3. Hatalarınızı reddetmeyin
4. Eleştiriye açık olun
5. Yükselmek istediğinizin bilinmesini sağlayın.
3. Çalışan şikayetleri önemli geribildirimler içerir
Elemanlarınızın size getirdiği şikayetleri önemsemeniz, size hem çalışanlarınızı anlamayı sağlayacaktır, hem de çalışan memnuniyeti için yapmanız gerekenleri öğretecektir. Unutmayın ki çalışan memnuniyeti ile üretim verimliliği doğru orantılıdır. Çalışanlarınıza verdiğiniz önem size saygı, sevgi olarak geri dönecektir. Hem problemleri dinlemek ve bunlara çözüm yolları bulmak sizin göreviniz, dolayısıyla iyi bir dinleyici olmalı, doğru iletişimi sağlayabilmelisiniz.
4. Çalışma arkadaşlarınıza iyi örnek olmayı hedefleyin
Siz bir yönetici olarak aynı zamanda çalışanlarınız için örnek kişisinizdir, çünkü onlar da bir gün sizin kariyerinize sahip olmak isteyeceklerdir. Siz onlara çalışmalarınızla, zamanınızı nasıl değerlendirdiğiniz ile, gösterdiğiniz performansınızla örnek olacaksınız. Siz ne kadar olumlu davranışlar sergilerseniz, çalışanlarınız da o kadar olumlu davranış göstereceklerdir.
5. Ekibinize tanımladığınız sorumluluğun net olarak anlaşıldığından emin olunmalı
Bazen verilen işin tam anlamıyla yapılamaması iletişim eksikliğinden kaynaklanır. Ya işveren yapılacak işi yeterince açık anlatamamıştır ya da işi yapacak olanın dinleme eksikliği vardır. Bu eksikliği telafi etmenizin yolları ise gereksiz iş yüklemeyin, doğru kişiye doğru işi verdiğinizden emin olun; unutmayın ki herkesin bir kapasitesi vardır, vereceğiniz işi çalışanınıza emir şeklinde değil de bir rica olarak sunun, sade ve anlaşılır bir üslupla anlatın; hızlı ve karmaşık konuşmayın, çalışanınıza anlayıp anlamadığını sorun, anlamadığı taktirde tekrarlamaktan kaçınmayın, gerekirse talimatınızı anlayıp anlamadığından emin olmak için tekrarlatabilirsiniz, onların da size soru sormalarına fırsat verin.
6. Önerilere kulak verin
Bunun için öncelikle çalışanlarınıza bu işin, takımın bir parçası olduklarını hissettirebilmelisiniz. Daha sonra öneri ve yardımları kabul edebilirsiniz, bu işi kolaylaştırmak için örneğin bir öneri kutusu hazırlayabilirsiniz, ancak bir ödül koyabilirseniz daha etkili olacağını aklınızdan çıkarmayın, taktir edilmekten herkes hoşlanır, en etkili ödül ücret artışıdır. Düşünün, öneri ve yardımlara başvurduğunuzda yeni yetenekler keşfetmiş olacaksınız, fikir alışverişi yapmış olacaksınız, çalışanlar önemli olduklarını hissedecekler ve ellerinden geleni sizin için yapacaklardır. Böylece çalışan performansı da artacaktır.
7 .Yöneticilik vasıflarınızı şahsi arzularınız için kullanmayın
Bu cümledeki şahsi kazançlar ülkem insanlarının pek te yabancı olmadığı 2 kelime olsa gerek. Hemen hemen her gün TV de izler, gazetelerde okuruz, insanların bulundukları konumu şahsi kazançları için kullandıklarını, çoğu zaman da bu konuların kahramanları iş adamları, sanayiciler, belediye başkanları, askerler, politikacılardır.
8. Karar vermekten çekinmeyin
Yöneticilik sıfatıyla elde ettiğiniz en önemli olanaklardan biri de düşüncelerinizi hayata geçirebilmektir. Ama çoğu yönetici, yöneticilik kademesine ulaştıktan sonra genelde aynı hataya düşer. Yani düşüncelerini hayata geçirmek için verecekleri kararı bir türlü veremezler. Kararınızı vermeden önce iyice düşünün mesela neden o kararı aldığınızı. Yapmanız gerekenler tüm gerçekleri ortaya koymak, doğruluk ve uygunluk testi de yapabilirsiniz bu gerçekler üzerine, avantajlar ve dezavantajları değerlendirmelisiniz, deneyimlerinizi göz önünde bulundurarak ta kararınızı bir başka açıdan değerlendirebilirsiniz.
Psychologies.com.tr'nin hazırladığı "İyi bir yönetici olabilmek için kendinize sormanız gereken altı soru" yazı dizisi bu konuda ayrıca size fikir verebilir.
Ekibimdekileri yönetmek için motivasyonlarım neler? Neden bu soruyu sormalıyız?
Birçok kişi çalıştığı şirkette yöneticiliğe terfi etmeyi kariyerinin kutsanmasıyla eşdeğer görüyor. Oysa yönetici olmanın anlamı, ekibin dışında veya üstünde bir birey olmayı değil, aksine ekibin ve iş bölümünün bir parçası olarak kendini konumlandırmayı ifade ediyor. Bazı özellikleri, deneyimleri ve yeterliliğinin yanı sıra birçok farklı nedenden dolayı ekibin yöneticisi olan kişinin görev ve sorumlulukları diğer ekip üyelerinden fazla olabileceği gibi, ekip üyeleri olmadan da bir yöneticinin varlık gösteremeyeceği apaçık ortada. Psikoterapist Berçem Göktürk, “Yönetici olmak üzerine düşünürken öncelikle bireyin yönetici olmakla ilgili motivasyonları neler sorusunun cevapları hakkında düşünmek gerekli.
Birey hangi durum, ihtiyaç ya da beklentiyle yönetici olmak istiyor ya da yönetici olması isteniyor? Kişinin kendi talebinin olması veya üst yönetimin kişiyi yönetici yapmak istemesi motivasyonel anlamda ve işin yapılması sürecinde önemli rol oynuyor” diyor ve ekliyor: “Kişinin hedefinin yönetici olmak olduğunu varsayalım; işyerindeki tüm emeği, çalışmaları, aldığı eğitimler bir gün yönetici olmak için olabilir. Fakat unutulmamalı ki bir ekibin yöneticisi olarak ekibi takip etmek, üst yönetimi bilgilendirmek, işyerinin etik ve ahlak değerleri çerçevesine uygun bir düzende işleri yürütmek keyifli ve anlamlı olduğu kadar streslidir de. Çünkü yöneticilik performans takibinin çok olduğu, sürece dair sürekli üst birime bilgilendirmelerin yapıldığı, bir yandan da üretime devam edilen bir iş tanımını da beraberinde getirir.”
Berçem Göktürk’ün tavsiyesi:
“Ben neden yönetici olmak istiyorum?” sorusunu dönem dönem kendinize sorun. Ve hatta sorularınızı şöyle çeşitlendirin: Yönetici olmam ekibimden ve üst yönetimden beklentilerimi karşılıyor mu? Ben yönetici olarak yaptığım işten doyum alıyor muyum? İşyerinde çalışırken kendimi nasıl hissediyorum? Özel hayatıma-sosyal hayatıma istediğim kadar emek ve zaman harcayabiliyor muyum? Sorularınızı elbette kendinize göre şekillendirebilirsiniz. Önemli olan, kişinin çalışma temposunda bir durup kendini sorgulaması ve verdiği cevaplar sonucunda hissettikleridir.
Üst yönetimle personel arasında adil bir duruş sergilemek için nasıl hareket etmeliyim? Neden bu soruyu sormalıyız?
Yönetici olan kişinin sorumlu olduğu bir ekip olduğu gibi, rapor vermesi, sürece dair bilgilendirme yapması gereken bir de üst yönetim vardır. Bu iki taraf arasındaki iletişimi sağlamak yöneticinin görevidir. Psikoterapist Berçem Göktürk, bu çift taraflı iletişimin yönetici tarafından sağlanması gerektiğini söylüyor. Ayrıca yöneticinin kendi ekibinin sorumluluklarını yerine getirmesinden sorumlu olduğu gibi, üst yönetimin hedeflerinin yerine getirilmesi konusunda da sorumluluk altında olduğunu ifade eden Göktürk ekliyor: “Adil bir duruş sergilemesi beklenen yönetici için bu gereklilik ya da durum zorlayıcı olabilir. Yöneticinin adil davranması hem üst yönetimle hem de ekip üyeleriyle ilişkileri dengede tutması için kolaylık oluşturur.
Çalışanın cezalandırılacağını düşünmeden yöneticisinden ve/veya üst yönetimden beklentilerini şeffafça dile getirebileceği bir ortamda olması güvenli hissetmesini sağlar. Cevapların gizli tutulacağı ama çalışanların yaşadıkları durumları, sorunları, çözüm önerilerini paylaşabilecekleri bir aracın oluşturulması üst yönetim de dahil tüm birimlerin ihtiyaç duyduğu bir alan. Çalışanların üst yönetimden, üst yönetimin de çalışanlardan beklentilerinin olduğu bir sistemde karşılıklı ihtiyaç ve beklentilerin dile getirilebilmesi, problem ve çözüm önerilerinin söylenebilmesi beraber çalışmayı kolaylaştırır.”
Berçem Göktürk’ün tavsiyesi:
Karşılıklı fikir ve öneriler; isim vermeden doldurulan form, anket ya da şirket dışından gelecek bir uzman desteğiyle paylaşılabilir. Çalışanın vereceği cevaplar nedeniyle işyerinde bir sorun yaşamayacağının ve kişisel bilgilerinin paylaşılmayacağının güveniyle anketi yanıtlıyor olması oldukça önemli. Yönetici ya da üst yönetimin çalışanlar için cezalandırıcı, yargılayıcı kişiler gibi görünmesinin ötesinde, her kademeden çalışanın bir bütünün parçası ve rollerinin, bütündeki yerlerinin farklı olduğuna vurgu yapılması tüm ekibi bulunduğu ortamda rahat hissettirir. Bunların uygulanmasında yöneticinin de şeffaf ve adil bir duruş sergilemesinin önemi yadsınamaz. Çalışanlar zorlandıkları konuları, şirkette iyi gelen ve gelmeyen durumları ifade edebilecekleri bir alana sahip olduklarında, kendilerinden beklentileri ve neyi neden yaptıklarını daha iyi anlarlar. Böylelikle motivasyon ve verimlilik artar.
Yönetici olmak için hangi karakter özelliklerine sahip olmak gerekir? Neden bu soruyu sormalıyız?
Yöneticilik pozisyonu sürekli öğrenmeyi ve kendini geliştirmeyi beraberinde getirir, ancak işini iyi yapması için gerekli olan ve doğuştan gelen bazı beceriler de vardır. Bunlardan bazıları; inisiyatif almak, doğru kararlar vermek, sorumluluk almak, dağılmadan çalışabilmek, diğerleriyle iyi ilişkiler kurabilmek denebilir. Psikoterapist Berçem Göktürk, “Eğitimin ve deneyimin önemini en üst sıralara yazsak da tavır, tutum ve davranışın nasıl olduğu, problem çözme becerisi, ekip ve üst yönetimle kurulan ilişki, yeni perspektiflerle var olan duruma bakabilme, iş delege edebilme kabiliyeti ve verilen işin takibi gibi unsurlar yönetici olabilmeyi etkileyen önemli özellikler arasında yer alıyor” diyor.
Berçem Göktürk’ün tavsiyesi:
Sadece belirli bazı özelliklere sahip olmak, “iyi bir yönetici” olmak için yeterlidir diyemeyiz, pek çok açıdan farklı bakış açıları geliştirilebilir. Beklentileri net olarak farkında olmak, geribildirim almak/alabilmek, geribildirim vermek/verebilmek ve dolayısıyla iletişim becerilerine sahip olmak, çalışanların kişisel sorunlarıyla ilgilenmek, bu sorunlar işe yansıyorsa eğer, buna dair önlemler almak ve sağlıklı sınırlar koyabilmek de önemlidir. Yöneticinin sağlıklı sınırlar koyabilmesi hem çalışanlar hem de üst yönetim için sağlanması gereken bir tutumdur.
Yöneticiliğin yüksek temposunda motivasyon ve enerjiyi korumak için neler yapılabilir? Ruhsal ve fiziksel rahatlama nasıl sağlanabilir? Neden bu soruyu sormalıyız?
İş yaşamındaki görevlerimiz karşısında yeterli olabilmek, çalışma arkadaşlarıyla iyi ilişki kurabilmek, iş hayatı ve özel hayat arasında denge kurmak hemen hemen herkesin hayatının belirli dönemlerinde stres ve moral bozukluğu yaşamasına neden olabiliyor. Yoğun ve stresli tempo bazen artıp bazen azalabiliyor. Öte yandan, iş hayatı dışındaki alanlarda yaşanan etmenler de ruhsal ve fiziksel zorlanmaları beraberinde getirebiliyor. Nefes terapileri, yoga, meditasyon, bilinçli farkındalık egzersizleri gibi bireysel rahatlama yöntemlerinin yanı sıra, iş hayatı içerisinde de ekip olarak rahatlama alanlarının yaratılmasında yöneticilerin görevi oldukça önem taşıyor.
Psikoterapist Berçem Göktürk, ekip üyelerine kendilerini rahat ve güvende hissettikleri iş dışında bir paylaşım alanının sağlanmasının motivasyonu artırmak ve enerjiyi korumak adına çok önemli olduğunu söylüyor. Yapılan araştırmalar da, işyeri stresi ne kadar az ise yöneticinin ve çalışanların çalışma motivasyonunun ve enerjilerinin o kadar yüksek olduğunu gösteriyor.
Berçem Göktürk’ün tavsiyesi:
Yöneticiler ve üst yönetim dahil tüm çalışanların beraber sosyal aktivite yapmaları, işyeri dışında yapılan paylaşımlarla bir arada olunduğunu ve bütünün bir parçası olduklarını hatırlatır. Örneğin ekip olarak yemeğe gitmek, spor yapmak, eğitim almak motivasyon için çok önemlidir.
Daha iyi bir yönetici olmak için neler yapmalıyım? Neden bu soruyu sormalıyız?
İş ortamının iyi veya kötü olmasının sorumluluğunu tek başına yöneticiye yüklemek hiç doğru değildir ki böyle bir şey gerçekte de mümkün değildir. Yönetici bir yandan üst yönetimin beklentilerini karşılamaya çalışırken, bir yandan da ekibinin/çalışanlarının sorumluluklarını, kendilerinden beklenilenleri yerine getirmeleri için çaba gösterir ve iş yükünü böyle bir çerçevede deneyimler.
Psikoterapist Berçem Göktürk; paylaşımcılık, çalışanıyla ilgilenmek, kendini geliştirmeye açık olmak, performans değerlendirmesi yapabilmek, hem kendisi hem iş ortamı için yeni alanlar açabilmek gibi becerilerin de iyi bir yöneticiden beklenen davranışlar arasında olabileceğini söylüyor.
Berçem Göktürk’ün tavsiyesi:
İş hayatında yükselmek, daha iyi bir pozisyonda çalışmak elbette bir hedef olabilir. Bu hedefi nasıl ve ne şekilde koyduğunuzu sorgulamanız ve kendinize şu soruları sormanız gerekir: Yönetici olmak bir özne olarak benim kararım mı, yoksa sosyal çevrem, iş arkadaşlarım, eğitmenlerim mi benim yönetici olmamı istiyorlar? Yönetici olmayı bir araç olarak mı, yoksa amaç olarak mı görüyorum? Verilen cevaplar doğrultusunda kişi kendi doğrularına ulaşır.
Ekibime nasıl güvenebilirim? Neden bu soruyu sormalıyız?
Bazen yöneticiler onlara bağlı çalışan kişilere güvenip sorumluluk yüklemek için kendilerini kanıtlamalarını bekler, bazen de tüm dosyaları çalışanlarına teslim etmek için zaman kaybetmezler. Bu durumda, güvensizlik ve risk arasında ince bir çizgi oluşur. İlk etapta yöneticinin çalışana temkinli yaklaşması arada güven problemi oluşmasına sebep olabileceği gibi, kişinin bilgi ve tecrübesinin üzerinde iş yüklenmesi olumsuz sonuçlar doğurarak yöneticiye sorumluluk yükleyebilir.
Psikoterapist Berçem Göktürk, beraber ve bir arada çalışılan, üretilen her ortamda güvende, güvenilir ve güvenebilir hissetmek gerektiğini söylüyor. Yöneticinin ekibe verdiği sorumlulukların yerine getirileceğine güvenmesi, bir yanlış ya da eksik iş yapıldığı durumda bunun yöneticiyle paylaşılacağını ve nasıl düzeltilebileceğini beraber düşünebilecekleri bir ortamın yaratılması gerektiğini söyleyen Göktürk, “Niyet ve beklentilerin net olduğuna inanıldığında, iş ortamı daha az stresli ve daha güvenli olur” diyor.
Berçem Göktürk’ün tavsiyesi:
Çalışanla yönetici arasında ödül-ceza sistemi değil, var olan probleme dair beraber düşünülebilen ve çözüm aranan bir iletişim/ilişki alanı sağlanmalı. Karşılıklı paylaşım ve birbirini tanıma, çalışanın kuvvetli ve eksik yanlarını anlama üzerine kurulan bir güven ilişkisi her iki taraf için de daha sağlıklı sonuç verir.
Comments