Unilever, dondurma endüstrisindeki rakipleriyle paylaşmak üzere 12 reformülasyon patentini ücretsiz olarak lisans vereceğini duyurdu
Unilever, dondurma endüstrisindeki rakipleriyle paylaşmak üzere 12 reformülasyon patentini ücretsiz olarak lisans vereceğini duyurdu.
Bu karar, dondurma buzdolaplarının sıcaklığını -18°C'den -12°C'ye düşüren başarılı iki pilot testin ardından geldi. Unilever, enerji tüketimini azaltmak amacıyla daha yüksek sıcaklıklara dayanabilen yeni yöntemler geliştirmek için uzun süredir çalışmalarını sürdürüyordu.
Geleneksel olarak dondurma, -18°C'de saklanırken, Unilever'ın Almanya'da gerçekleştirdiği pilot uygulamalar, reformüle edilmiş dondurmanın -12°C'de daha sıcak bir sıcaklıkta stabil kalabileceğini gösterdi. Bu, sıcaklık kadranını 6°C daha yüksek bir konuma getirmenin soğuk zincirde yaklaşık %20-30'luk bir enerji tasarrufu sağlayabileceği anlamına geliyor. Unilever, dünya genelinde 3 milyon dondurma dolabına sahip ve bunlar, değer zincirinin %10'unu oluşturuyor. Bu nedenle, yeni formülün benimsenmesi ve beraberinde gelen enerji tasarrufu, Unilever için önemli bir sürdürülebilirlik fırsatı olarak öne çıkıyor.
Konu sürdürülebilirlik olduğunda artık tüketiciler, sadece daha sürdürülebilir ürünler talep etmiyor; aynı zamanda markalardan daha geniş toplumsal sorunları çözme konusunda proaktif bir rol oynamalarını bekliyorlar. Unilever, bu girişimiyle rakiplerini iklim değişikliğiyle mücadelede iş birliği yaptığı çözüm ortaklarına dönüştürerek bu trendde önemli bir rolü sahipleniyor. İklim değişikliği gibi acil ve karmaşık konularla başa çıkmak, kolektif eylemi gerektirir. Tek bir şirket, bu sorunları tek başına çözemeyeceği için Unilever'ın bu girişimi, diğer şirketlerin de harekete geçmesine ilham verebilir.
İnovasyon ekosistemleri oluşturmak, bu tür sorunlarla başa çıkmanın en etkili yollarından biridir. Endüstri genelinde ortak sorunları çözmek için iş birliği, daha hızlı inovasyon döngülerine yol açar. Geçtiğimiz dönemde Ikea'nın dolap devrilmelerine karşı geliştirdiği teknolojinin patentini diğer markalarla paylaşmasını açıklaması gibi şirketlerin patentleri paylaşarak, birbirlerinin çalışmalarına dayanarak daha gelişmiş, sürdürülebilir çözümler üretebilirler.
Rekabet her zaman hedef kitlenin faydasına olsa da, kitlesel çapta değişimlere yol açabilecek olaylarda, tüm markaların iş birliği yoluna gitmesi, kolektif sürdürülebilirlik bilincinin kamçılanmasına destek olabilir. Özellikle, yeşil yıkamaya maruz kalan tüketicilerin, daha doğru karar vererek, yeşil yıkama hatasına düşen markalara doğru yolu göstermelerine yardımcı da olabilir.
Comentarios