top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıThe Brand Planet

New York Senatosu’ndan sürdürülebilir moda yasası

Yeni yasa tasarısı moda markalarını daha şeffaf olmaya teşvik ederken, endüstrinin gezegene yükünü hafifletmeyi amaçlıyor

New York Senatosu’ndan sürdürülebilir moda yasası

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre moda endüstrisi küresel karbon salımının yaklaşık olarak yüzde 8 ila 10 oranlarında sorumlu olduğunu belirtiyor. Büyük miktarlarda atık ve emisyon, giyim üretimi ve perakende süreçlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkıyor ve birçok büyük marka, satılmayan stokları yakmak da dahil olmak üzere çevre dostu olmayan uygulamaları gezegen açısından olumsuz neticelere etki yaptığının altı çiziliyor.


Moda endüstrisinin doğaya, gezegene ve gelecek nesillere iyi bir gelecek bırakmak adına New York Eyalet Senatosu, 8 Ocak’ta açıklanan Moda Sürdürülebilirliği ve Sosyal Sorumluluk Yasası (S7428 / A8352) uyarınca bundan sonra moda perakendecileri ve üreticilerinden çevresel ve sosyal durum tespiti politikalarında şeffaflık vurgusu aranacak ve kamuoyu ile paylaşması istenecek.

Bu kararı uygulamayan şirketlerin, ceza olarak çevresel adalet topluluklarına “doğrudan ve doğrulanabilir bir şekilde” katkı sağlayan en az bir proje sunacak bir topluluk yardım fonuna yıllık gelirlerinin en az yüzde 2’sini hibe etmeleri gerekecek. Dahası şirketlerin, tek başlarına sorumlu oldukları karbon salınım rakamlarına ilişkin bilgileri de açıkça belirtmeleri istenecek.


British Vogue’a göre, New Standard Institute tarafından öne sürülen yasa ile birlikte, yıllık küresel geliri 100 milyon dolar ve üzerinde olan ve New York’ta ürün satan tüm markalar bu kapsamda değerlendirilecek.


Bir anlamda, Paris Anlaşması'nın küresel ısınmayı 1.5ºC'de tutma hedefine uygun olarak belirlenen Bilime Dayalı Hedeflere uygun stratejiler gerçekleştirilmesi hedefleniyor. Hâl böyle olunca, Birleşmiş Milletlerin İş Dünyası ve İnsan Hakları Rehber İlkeleri uyarınca, şirketleri tedarik zincirlerinin en az yarısının baştan sona stratejik planlama yapmaları gereksinimi doğacak gibi görünüyor.


New Standard Institute’un kurucusu Maxine Bédat yasayı “tüm endüstrinin çalışma şeklini değiştirme potansiyeline sahip” olarak nitelendiriyor ve ekliyor: “Bugüne dek gönüllü bazı taahhütler oldu ancak şu anda şirketler üzerinde çok fazla baskı yok. Bu tür bir yasa, hiçbir şirketin çevreyi ve emeği sömürmemesini ve bunu rekabet avantajı olarak kullanmamasını sağlayacaktır.” sözleriyle değerlendirdi.

0 yorum

Comments


bottom of page