Dünyaca ünlü e-ticaret şirketlerinden eBay'in bir zamanlar arka plan rengi olan sarıyı değiştirme kararı sonrası müşterilerin ilk tepkisi de pek beklendiği gibi olmamış
Ünlü e-ticaret platformu ebay.com sitesinin arka planında sarı renk tercihi söz konusuydu. O dönemlerde, markanın web sitesini dönemin teknoloji şartlarına uygun olmasını hedefleyen ebay'in tasarımcıları, sarı olan arka plan rengini beyaza dönüştürmeye karar almışlardı. Tasarımcıların ana amaçları, platform ziyaretçilerine daha "sade ve temiz" bir tasarımla göz yorgunluğunun önüne geçmek ve daha sadeleşmeyi hedeflediler ve akabinde planladıkları gibi web sitesinin arka planında yer alan arka plan rengini sarı renkten, saf beyaz olan renk ile değiştirdiler.
Dönüşümü yaşandığı dönemde ebay'de kullanılabilirlik uzmanı olarak görev yapan Laura Borns, konuyla ilgili olarak yapılan "küçük" bir değişikliğin büyük bir hatalara yol açtığını anlamaları çok sürmedi. Çünkü kısa bir süre içinde ebay, platformu ziyaret eden binlerce farklı kullanıcıdan eski web sitesinin tasarımına dönülmesine yönelik şikayet e-mailleri almaya başlamıştı. Hatta, bazı kullanıcıların sitenin geçmişe kıyasla daha yavaş yüklendiğinden bahsediyor ve eski web sitesinin daha "şık ve kullanıcı dostu" olduğunu, yeni web sitesinde aradıkları ürünleri bulamadıklarını ve bir sonraki değişiklik yapılma kararı alındığında, eski tasarımın dışına çıkılmadan minik revizeler yapılmasının mantıklı olduğu görüşü hakimdi.
Nitekim ebay tasarım ekibinin yaptığı tek yenilik, web sitesinde yer alan arka plan fon rengini değiştirmekti. Gönderilen şiakyet e-maillerin sonu gelmeyince ebay aldığı kararla, kısa bir süre sonra web sitesinin rengini tekrar eski sarı renge dönüştürdü. Beyaz renk konusunda kararlı olan tasarımcılar, kullanıcıları yeni renge alıştırmak için farklı bir yol izledi. Tasarımcılar, ebay'in web sitesinde yer alan arka plan rengini her gece sarı rengi bir ton açarak 30 gün içinde siteyi yeniden beyaz fonlu hale getirdi.
30 gün sonunda, ebay fonu yeniden beyaz renge tekrar dönüş yapılmış ve süreç sonucunda atılan şikayet e-mailin yerini yalnızca bir düzine şikayet e-maili geldi.
Bu hikayeden çıkartılabilecek ana sonuç nedir?
Tüketicilerin alışkanlıklarına kulak vermenin önemi. Geçtiğimiz günlerde Yemeksepeti'nin yaşadığı olay benzerlik taşıyor. Yıllardır oturmuş kullanıcı alışkanlıklarını iyileştirmekten öte, sıfırdan bambaşka bir tasarıma geçiş yapılması ve tüketici geridönüşleri akabinde zamanlı geçiş yapılması tercihi yapılmaması, hedef kitle tarafından pek olumlu karşılanmadı.
Web sitesinin yeni arayüzü bir başka Delivery Hero markası olan Foodpanda’ya benzetilirken, farklı sosyal medya platformlarında pek çok kullanıcı yeni tasarım konusunda eleştirilerini dile getirmişti. Kullanıcıların hale web sitesinde sipariş vermeye çalışırken zorlandıkları ve yeni tasarımın eski işlevselliğe sahip olmadığını düşünen kullanıcılar, düşüncelerine sosyal medya hesaplarında yer verdi.
Böyle bir durumda ne yapılabilir?
Doğru iletişim ile değişim ve dönüşüm sürecinde tüketicilerin daha aktif katılımını sağlayarak, bu geçişin parçası olmalarını sağlayarak aidiyet duygusunu güçlendirmesi hedeflenebilir. Süreç sonrası, hedef kitlenin yer aldığını vurgulayan bir süreci anlatan bir kampanya ile markalarda yapılan köklü dönüşüm olası bir krizin önüne geçebilir hatta potansiyel kişilerin markaya olan düşüncelerini dönüştüren bir süreç haline gelmesi de olağan.
Aslında süreç yönetiminin önemini anlatan güzel bir süreç anlatısı kıvamında bir içerik. Yakın zamanda, Yemeksepeti'nin yaşadığı süreçte geliştirdiği stratejiler ve sonrasında gelen tepkilere karşı attığı adımların, yaşanan rekabette hem kendi hem rakip markalara etkisini konuşmak için erken olsa da, geribildirimlerin ötesinde, tüketicileri sürece dahil ederek birlikte inşa etme fikri oldukça mantıklı bir seçenek olabilir.
Bu konuda en güzel örnek; Microsoft. Satya Nadella'nın CEO'luk koltuğuna oturmasıyla birlikte, uygulanmaya başlanan "Insider" programı ile, yazılımların piyasaya sürülmeden önce gönüllü kullanıcıları test etme sürecine dahil etmesi ve ardından geridönüşleri ile birlikte köklü değişiklikleri yapıyor olması, tüketiciler tarafından olumlu olarak değerlendiriliyor.
Dönüşüm kaçınılmaz olduğu dönemlerde olası krizlerin önüne geçmenin en etkili yollarından birisi de, safları güçlendirmek. Böylece güç birliği ile başarımların etkisi de daha büyük olabilir.
Markaların "insan odaklı" stratejilerini hayata geçirmek için bazen kriz anları bile fırsat olarak değerlendirilebilir.
Comments