Dünya Ekonomik Forumu’nun ve bazı devletlerin 2030 projelerine baktığımızda çok farklı bir gelecek bizleri bekliyor. Peki bu değişim firmaları ve insanlığı nasıl etkileyecek?
Dijitalleşme son dönemin en çok konuşulan konuların başında geliyor. Özellikle pandemi döneminde pek çok marka bu alana yatırım yaparak, rahat nefes aldı. Dijital markalar ise, inanılmaz büyüme rakamlarına ulaştı. Özellikle Dünya Ekonomik Forumu’nun ve bazı devletlerin 2030 projelerine baktığımızda çok farklı bir gelecek bizleri bekliyor. Peki bu değişim firmaları ve insanlığı nasıl etkileyecek?
Dijitalleşmenin geçmişi ve geleceği
Dijitalleşme ile dijital dönüşüm çok karıştırılan terimlerdir. Dijitalleşme, gerçek dünyada mevcut olan her şeyin, sanal dünyada bir kopyasının oluşturulmasıdır. İş dünyasında buna ‘dijital ikiz’ de denmektedir. Dijital dönüşüm ise; dijitalleşen bir markanın, veriler ışığında müşterilerini anlayarak, inovatif çözümler getirmesidir.
Dijitalleşmenin Nirvana’sı, insan bilincinin dijital ortama aktarılmasıdır. Bu konuyla alakalı Rusya’da ‘Proje 2045’ isimli organizasyon 2011 yılında çalışmalara başlamıştır. Yine aynı yıl Japonlar, rüyaları dijital ortama aktarmayı başarmışlardı. 2018 yılına geldiğimiz de ise Berkeley Kaliforniya Üniversitesi, rüyalarımızı bize izletme noktasına çok yaklaştıklarını açıklamışlardı.
Dijitalleşmenin gideceği noktayı belirtmeye çalıştım. Ama bir o kadar önemli olan diğer ayrıntı ise, bugünlere nasıl gelindiğidir.
Dijitalleşme konusuna vurguyu, 1964 yılında bir grup önemli insanın bir araya gelerek, ‘The Triple Revolution’ ismiyle yayınladıkları raporda yaptıklarını görüyoruz. Bu hazırlanan raporu da o dönemin ABD Başkanına ve meclisine sunmuşlar. Raporda öne çıkan 2 terimi paylaşmak istiyorum ki, bunlar: otomasyon ile beraber gelecek siber devrim ve sonsuz üretkenlik.
Dijitalleşmenin etkileri
Öncelikle çalışan penceresinden bakacak olursak, dijitalleşmeyle beraber yapay zeka ve makineler insanların yerini alacak. Dünya Ekonomik Formu’nun Ekim 2020’de ‘Jobs Reset Summit’ ismiyle düzenlediği etkinlikte çok önemli veriler paylaşıldı. Bunlardan bir tanesi ise, 2020 yılında iş dağılımı %67 insan, %33 makineler iken 2030 gelindiğinden bu dağılımın, %67 makineler ve %33 insan olması tahmin ediliyor.
Yine aynı etkinlikte, bu gelişmelerden en çok etkilenecek sektörlerin başında hukukun ve sağlığın geleceği söylendi.
Öte taraftan insanların iş yaşamındaki çalışma süreleri giderek azalıyor. 19 yy başında hayatımızda işe ayırdığımız zaman %23 iken, 2000’lerde bu rakam %13’e geriledi. 2054 yılına gelindiğinde ise bu rakamın %1 olacağı tahmin ediliyor.
Almanya’da şu an bekleyen önemli bir tasarı mevcut. Hizmet sektöründe çalışmayı 4 güne ve 30 saate indirilmesi önerisini içeren bir tasarı. Bunu deneyen ülkeler olmuş. Çok büyük bir firmanın Yeni Zelanda ofisinde, korona döneminde haftada 4 gün çalışıldı.
Dijitalleşmeyle beraber bu işin gideceği en son nokta ise devletlerin insanlarına asgari geçim maaşı bağlamaları olacak ki bunun denemeleri yapıldı.
Comments