İsveç merkezli otomotiv devi Volvo, logosunda minimal değişime giderken yeni tasarımında düz ve sade bir tasarıma yöneldi
Günümüzde küresel çapta faaliyet gösteren teknolojiden otomotive kadar birçok şirket, kurumsal kimliklerinde daha sade bir tasarım diline yöneliyor. Bu tasarım anlayışı şirketlerin kuruldukları dönemlerde kullandıkları tasarım anlayışına benzeyen bir yönelimi temsil ediyor. Buna en yakın örnek, geçtiğimiz günlerde logosunu yenileyen Renault Group ve Microsoft örnek gösterilebilir. Microsoft 2012’de dört renkli karenin bir araya gelmesinden oluşan sade logosunu tanıttığı günden beri aynı logoyu kullanmaya devam ediyor. Benzer şekilde Netflix, Google ve burada listeleyemeyeceğimiz birçok şirket aynı yolu izliyor. Logo güncelleme furyasında teknoloji şirketleri ardından otomotiv şirketleri geliyor. Skoda, KIA, Nissan ve General Motors’un küçük tasarım değişiklikler ile marka temellerine bağlı kalarak kurumsal kimliklerini yeniledi. İsveç merkezli otomobil devi Volvo da benzer bir hamle yaparak, yenilenme yoluna giden şirketler arasında.
Yeni Volvo Logosu
Volvo, 2 boyutlu yeni logosunu ilk olarak Facebook sayfasında paylaştı. Eskisine kıyasla, yuvarlak kısımdaki gölge gibi ince detayların kaldırıldı. Bu detaylar yerini siyah renkte dümdüz bir yuvarlak ve ok simgeye bırakmış durumda. Yuvarlığın için de ayrıca Volvo ismi de yazmaya devam ediyor. Metin yazı tipi ise değişmedi.
Volvo logosu, ilk bakışta şirket adının yuvarlak içine alınarak meydana gelmiş gibi gözükse de aslında öyle değil. Wikipedia’da yer alan bilgiye göre, ‘Volvo’ kelimesi Latincede ‘Yuvarlanıyorum’ anlamına geliyor. Amblemindeki yuvarlak ve ok ise; simyadaki 7 metalden biri olan demiri ve sağlamlığı simgeliyor. Yani Volvo, sağlamlık iddiasını logosunda da yansıtmayı ihmal etmiyor.
Şirket yeni logosunu resmi olarak duyurdu ve tüm sosyal medya platformlarında görsel kimliğini değiştirmeye başladı. Ancak bu yenilenen logonun arabalarda ne zaman kullanılacağına dair herhangi bir bilgi mevcut değil.
Analiz: Değişimin kaçınılmaz olduğu anlarda, değişimin öncüsü olun
Logo yenilemesi sonrası daha sade bir tasarıma geçilmesi kabul edilebilir. Çünkü kullanıcılar gün boyunca onlarca farklı mecralarda (Açıkhava, TV, telefon, gazete) reklamlara ve reklamlarda geçen farklı iletişim mesajlarına maruz kalıyor. Her ne kadar, logo anlamlı bir ayırt edici görsel unsur olsa da, günün sonunda 'marka farkındalığı' açısından yeterli güce sahip olamıyor. Hâl böyle olunca şirketler, bu dönüşümü daha bütünsel ele alıyorlar. Sadece bir logo ile değil, daha sade bir dil ile tüm markasını bir fikir etrafında şekillendirerek, tüketicilerin zihninde daha fazla 'beyaz alan' bırakıyor. Bunun katkısı şu; düşünme ve karar verme süreci kullanıcıya bırakıldığı takdirde, tüketicilerin bireysel algıları o markaya olası bağlarını daha güçlü kurmalarının önünü açabilir. Genel olarak ele alındığında, insanlar yönlendirilerek bir tercih yaptırılması konusunda oldukça mesafeli tutuma sahip. Son günlerde artan sadeleşme akımı, bütünsel açıdan bakıldığında oldukça anlaşılabilir ve kabul edilebilir. Günün sonunda, markalar tüketicilerin zihninde daha fazla yer almak için görsel ve sözel iletişim yeteneklerinden öte, görsel ile sözel vaatleri yanına deneyimsel vaatlerini de gerçekleştirmeleri gerekiyor. Bu açıdan düşünüldüğünde, küresel şirketlerin reklam bütçelerini dengelediğini ve "marka mesajı" iletimi için reklamdan daha çok deneyime yöneldiğini öngörmek mümkün. Tüketiciler her ne kadar, markaların reklamlardaki mesajlarından etkileniyor olsa da, günün sonunda satın alma davranışı açısından değerlendirildiğinde, önemli olan deneyimdir. Martin Lindstrom'un Buy-ology kitabı, markaların neden sadeleştiği konusunda deneyimin önemine vurgu yapan birçok araştırmayı içeriyor.
Comments